Hikayeler

Reklam vermek için turkmmo@gmail.com

Mount & Blade: Tundra Haydutluğu - Hikaye Kurgusu - 4. Bölüm

Penetrator God

Level 4
Uzman
Katılım
30 May 2021
Konular
263
Mesajlar
338
Reaksiyon Skoru
475
Altın Konu
0
Başarım Puanı
142
Yaş
27
TM Yaşı
3 Yıl 6 Ay 16 Gün
Online Süresi
1d 10h 27m
MmoLira
2,738
DevLira
0

RisaMt2 Orta Emek Kalıcı Sunucu - Bireysel Farm Alanları - WON EP TL Ödüllü Etkinlikler HEMEN TIKLA!

Bu gün rüyamda annemi gördüm ve ilk defa huzurlu görünüyordu. Yanında yüzünü net göremediğim bir adam vardı. Anneme kim olduğunu sorduğumda babam olduğunu söyledi. Benimle gurur duyuyorlarmış kısa fakat çok güzel bir andı. Uyandığımda gördüklerimin gerçek olmasını diledim ancak sadece bir rüyadan ibaretti. İki hafta geçmesine rağmen yaşananları hala aklımdan atamamıştım. Unutmanın tek yolu şişenin dibini görmekti, kardeşim olarak gördüğüm yoldaşlarımdan birini kollarımda kaybettim diğerini de kendi ellerimle öldürmek zorunda kaldım. İstediğim bu değildi sadece çalıp çırpmak zorunda kalmadığımız ve kimselere de hesap vermek zorunda olmadığımız bir yaşam dilemiştik. Kısmen de olsa bu hayatı elde ettim ancak bedelin bu kadar ağır olacağını bilseydim günü çıkartmak için tüccarları soyduğumuz eski günlere dönebilmek için her şeyi mi verirdim.

4 Temmuz 1257 Veluca Şehri

"Racham: Hancı! bana şarap getir (Gıcık)"

"Hancı: Buyurun lordum benimi çağırdınız.?"

"Racham: Sağırmısın?! (Gıcık) şarap getir dedim!"

"Hancı: Saat geç oldu sabahtan beri içiyorsunuz artık kalksanız."

"Racham: Ne yani beni kovuyor musun şimdi sen?!"

"Hancı: Yanlış anladınız sadece....."

"Racham: Tamam, tamam anlayacağımı anladım.....(Cebinden Kese Çıkarır)......Burada tam 500 dinar var al gözün gönlün doysun şimdi bana şarap getiriyormusun yoksa paramı harcamak için başka bir hanamı gideyim.?"

"Hancı: Elbette ulu lordum! getirmez miyim!! siz yeter ki isteyin hanı kapatırım.!!"

"Racham: Kafamı ütüle diye vermedim o kadar parayı (Gıcık) Git şarabımı getir.!"

"Artimenner: Çok içmiyor musun ? bırak evladım o zıkkımı genceciksin daha. "

"Racham: Anam bile senin kadar sağlımı düşünmezdi (Gıcık).... Kralsın bey baba aha bıraktım senin hatrın için."

"Artimenner: Bu devirde büyüğüne senin gibi saygılı davranan genç adamlar nadir bulunur."

"Racham: Kim ? nerede ? sana saygısızlık yapanmı var bu handa ?! (Gıcık) isim ver alayım aklını.!"

"Artimenner: Sakin ol oğlum! farzı misal veriyorum hancı şuna kahve falan verde açılsın yoksa hanı tepemize yıkacak."

"Racham: Oh... Mis gibi kahve iyi geldi hakikatten sormamda sakıncası yoksa Bey baba senin hikayen nedir.?"

"Artimenner: Bey baba diyip durma yaşlı olduğumu hatırlatıyorsun bana. Adım Artimenner bir mühendisim yıkılması gereken bir duvar mı var ? yada tam tersi dikilmesi adamın benim.! Hikayeme gelirsek Bariyye şehrinin beyinden surlara yeni bir kule eklenmesiyle ilgili bir iş aldım. Sorun şu ki verdikleri para daha kulenin desteklerini kurmadan bitti kulenin bu haliyle çökmeye mahkum olduğunu beye izah etmeme rağmen söylediklerimi dikkate bile almadı şehrin hazinesini çok fazla zorlamışmış bu inşaat eldeki malzemelerle en kısa sürede bitirilmesi gerekiyormuş! madem paranız yok ne diye kalkarsınız bu işe benden günah gitti sonuçta bana söyleneni yapmak mecburiyetindeydim önceden söylediğim gibi inşaat bittikten kısa bir süre sonra kule çöktü işin kötüsü çöktüğü sırada beyin de içinde duruyor olmasıydı. Hikayenin devamını az çok tahmin etmişsindir olaydan sonra yakalanıp cinayetten sorgusuz sualsiz kendimi savunma şansı bile verilmeden zindana tıkıldım. O gece ilk fırsatta kapımdaki gardiyana inşaat öncesi aldığım tüm avansı beni serbest bırakması karşılığında eline saydım içim gitti çil çil dinarlar ama uğrunda ölmeyede değmezdi tabiki o günden beri kaçak bir hayat yaşıyorum duyduğuma göre başıma ödülde koymuşlar 200 dinar neyse bu konu ağzımın tadını kaçırıyor daha fazla bahsetmek istemiyorum.

"Racham: Vay vay nelerde yaşamışsın bende çok kötü bir dönemden geçiyorum yanımda savaşacak yeni yoldaşlara ihtiyacım var senin içinde uygunsa yanıma katılabilirsin seninle at sürmek bir şereftir."

"Artimenner: O şeref bana ait ancak şu lanet kule inşaatı hayatımı mahvetti ve bir işe girmeden önce de ön ödeme alma gibi bir alışkanlığım var 300 dinar uygun mudur.?"

"Racham: Tabi ki bir sorun olmaz.!"

Kalradyada bir şeyler yapmaya başlamadan önce yanıma güvenebileceğim bir kaç yoldaşa ihtiyacım olacaktı ilkini Veluca Şehirinde buldum arayışıma Jelkala şehrinde devam etmeye karar verdim.

"Racham: Hancı bir kadeh şarap lütfen."

"Bunduk: Selamlar olsun kardeşim.!"

"Racham: Sanada selamlar olsun."

"Bunduk: İçkini benimle birlikte asil doğan tüm lord ve leydilerin düşüşünün akıbetine içer misiniz.?"

"Racham: Asi muhabbeti ? ilginç niçin böyle diyorsunuz peki.?"

"Bunduk: Uzun hikaye, sana özet geçeyim. Burada Jelkale Şehri garnizonunda çavuştum. Hayat basit fakat huzurluydu ta ki başıma sümüklü bir ana kuzusu komutan diye gelene kadar. Bir gün kulede nöbet tutarken tepeme gelip bana işimi öğretmeye kalktı bah!! o portakalda vitaminken ben bu şehri savunuyordum be! neymiş kundaklı yayımı gergin tutmuyormuşum! Bunu kasten yapıyordum çünkü yağmur yağıyordu gergin tutarsam yayın ipi gevşer! ama bu veledi zina kafayı bana takmıştı bir kere.! Beni kırbaçlatacağını söyledi soylu beyfendi işte o anda tepemin tasını attırdı ve nöbet yerimi terk ettim pişman mısın diye soruyorsan zerre kadar değilim ben bu lanet olası şehre yirmi yıl hizmet ettim yirmi yıl.!

"Racham: Al bendende o kadar kardeş bende günahım kadar sevmem soyluları senin için sorun olmazsa grubumda yerin hazır ve merak etme işini sana öğretmeye çalışacak amelelerlede
uğraşmak zorunda kalmayacaksın."

"Bunduk: Şimdi benim dilimden konuştun işte kardeşim! Kundaklı yay ile 100 yard mesafeden bir soylunun kalın zırhında bile delik açabilirim.! Ancak bana 200 dinar kadar para ateşlermisin ? şehirde karnı burnunda hatunum varda ordudan ayrıldığımıda bilmiyor böyle kalmasınıda tercih ederim ama hiç para bırakmadan şehirden ayrılırsam derimi yüzer."

"Racham: Tabiki buyur kardeşim.!"

Yoldaş arayışıma devam etme niyetindeydim bu sefer de Uxkhal Şehrindeyim.

(Bir Takım Olaylar Olur)

"Sarhoş: Saçının sarısına kurban olduğumun zillisi seni ne tatlı bir şeysin sen böyle."

"Matheld: Seni uyarıyorum benden uzak dur yoksa günah benden gidecek."

"Sarhoş: Sert yapıyorsun ha? sert kadınlara bayılırım yavrum benim.!"

"Matheld: Eh... seni uyarmadığımı söyleyemezsin.....(Yumruk Atar)"

"Sarhoş: (Ağzı Kanlar İçinde) Nerdeyim lan ben.?"

"Hancı: Atın şu avereyi dışarıya! ağzıyla içmeyi öğrenene kadarda içeri almayacaksınız.!"

"Racham: (Kahkaha Atar) Şeytana pabucunu ters giydirirsin vallaha."

"Matheld: Sende güzelliğimden bahsetmek için yanıma geldiysen nefesini yorma önceden söyle ona göre dişlerini eline vereceğim zamanı bilirim."

"Racham: Hey hey hey... Sakin olun hanımefendi kesinlikle öyle bir niyetim yok sadece eskiden tanıdığım bir kadına çok benzettim sizi."

"Matheld: O zaman tekrar karşılaşırsanız selamlarımı iletirsiniz ona erkek egemenliğine boyun eğmeyen her kadın için.!"

"Racham: Bir erkek olmama rahmen kadınlar ile erkeklerin eşit olduğu bir Kalradyada yaşamayı çok isterdim."

"Matheld: Şaşırtıcı bir şekilde samimi buldum sizi belkide buradaki odunlardan farklısınızdır."

"Racham: Emin olun farklıyım özel olmazsa sizin hikayeniz nedir.?"

"Matheld: Buralı değilim denizlerin ötesinde, Nordland'da doğup büyüdüm. Soyum meşhur kuzeylilere dayanır.Bir derebeyin kızı, bir diğerinin de eşiyim yada eskiden öyleydim. Ne acıdır ki Kucağıma bir evlat almaya fırsat bile bulamadan kocamı yakalandığı bir çeşit muharebe hastalığından dolayı kaybettim.Beni sakın kalradyadaki leydilerlede karıştırmayın ben kocamın yanında sayısız savaşta
çarpıştım savaşta ve barışta onun eşi oldum. O, yalnız başına muharabelerdeykende herzaman kalenin yönetimini bana bırakırdı eğer hayatta olsaydı topraklarımızı yönetmemi de uygun görürdü.Ancak kayın biraderim olacak omurgasız yaratık derebeyliğin başına dul bir kadının geçmesinin imkansız olduğunu idda etti.Kısa bir süre içerisinde merhum kocamın şerefsiz hizmetkarlarınında desteğini rüşvetlerle kendi tarafına çekti ve tahtı elimden çaldı. Benide taç giyme töreni sırasında tüm soyluların önünde otoritesi için bir tehtit olarak gösterdi babamın bu konu hakkında eli kolu bağlıydı. Elime kalan tek şey bir mezarda sonsuza kadar yatmaktı ama kaderimi kabullenmek gibi bir niyetim yoktu ve bende kaçıp Kalradyaya sığındım.

"Racham: O zaman size bir öneri yapmak istiyorum yanlış anlamazsanız grubumda sizin için bir yer açabilirim."

"Matheld: Himayen altında savaşırım ama önceden uyarıyorum siz yada adamlarınız benden yakacak çer çöp getirmemi yada yemek pişirmemi isterseniz külahları değişiriz."

"Racham: Hiç merak etmeyin grubumda cinsiyet ayrımı yapan adamları kesinlikle barındırmam."

"Matheld: Şimdi oldu ancak aranıza katılmadan önce biraz avans verebilir misiniz ? 400 dinar kadar babamın verdiği dinarlar suyunu çekti Kalradyada hayat çok pahalıymış."

"Racham: Tek derdiniz para olsun! buyurun."

Şehir, şehir gezdim ve grubuma üç tane yeni yoldaş kazandırdım Artimenner,Bunduk ve son olarak Matheld. Şimdi sıra İncili Arwayı bulmaktaydı Sarranid tahtını geri kazanabilmesi için desteğimi ona sunacaktım.

"Racham: İncili Arwa'nın nerede olduğunu bilen kulağı yırtık birileri var mıdır burada.?"

"Hancı: Sarranid tahtında hak payı arayan kız mı ? ben bilmem ancak hanlara seyyahlar sıklıkla gelip giderler belki de onlar sana yardımcı olabilir."

"Gezgin: Afedersiniz han sahibi ile olan konuşmanıza istemeden kulak misafiri oldum belki size ben yardımcı olabilirim."

"Racham: Sen kimsin. ?"

"Gezgin: Önemli biri değilim sadece Kalradya topraklarında sıklıkla seyahat ederim ve kulağımda iyi işitir. Aradığın bilgiyi sana verebilirim."

"Racham: Söyle o zaman orada ne duruyorsun.?!"

"Gezgin: (Kahkaha Atar) Zekisin sevdim seni delikanlı ancak herşeyin bir bedeli vardır ben sadece ücret karşılığı bilgi veririm cüzi bir miktar 50 dinar."

"Racham: (İç çeker).... Bütün konular dönüp dolaşıp paraya geliyor zaten al bakalım..... Asıl konuya dönelim İncili Arwa nerede.?"

"Gezgin: Taht talibleri davalarına destek toplamak için sürekli haraket halinde olmalıdır bu yüzden belirli bir yerde uzun süre kalmazlar soruna gelirsek İncili Arwa bir kaç gündür Praven Şehri topraklarında ikamet ediyor acele edersen yetişebilirsin."

"Racham: Peki o kadar paramı aldın eminim senin gibi bir adamın benim gibi genç birine verebileceği bir kaç tavsiyesi vardır."

"Gezgin: Normalde bu ekstraya giriyor ama dediğim gibi seni sevdim buda benden olsun kıymetini bil kimseye yapmam bu kıyağı. 30 yıldır Kalradya'nın tüm diyarlarını gezdim ve fark ettimki bu bilgi birikimim iyi para edecek bende ayaklı ticarete dönüştürdüm kendimi. Son yıllarımı senin gibi Kalradyada yeni maceracılara bir nevi yol göstererek geçiriyorum ücret karşılığı tabi.Kalradya diyarı maceracılar için biçilmiş kaftandır. Tehlikelere korkusuzca göğüs gerebildiğin sürece fırsatlar da, ödüller de seni bulur biraz şans ve yeteneğinle burada adını duyurup güç sahibi olup zengin
olabilirsin. Bir lordun yanına paralı asker olarak girebilirsin suratını ekşitmenden anladığım kadarıyla bu işi yapmışsın sana göre değil mi ? o zaman daha büyük düşünmelisin derebeylik gibi mesela söylemek kolay tabi Bir krallığa bağlılık yemini ettiğinde asıl ödüllere o zaman kavuşursun. Köylerin, kalelerin hatta şehrin bile olabilir buralardan gelen vergiler ve kiralarlada sırtın bir daha yere gelmez. Tabi soylu olmamandan dolayı işin ekstradan zor olacaktır ancak Kralların kendini savaş alanlarında kanıtlamış birini derebeyi olarak kabul etmemesi için hiç bir sebep yok.Bir diğer seçenek ise Ülke tahtında hakkı olduğunu iddia eden kralın rakibine gidip yemin etmeyide düşünebilirsin. Bu tür insanlar yasal olarak tahta çıkabilecek bir soya sahiptir ve ülkeyi tahttaki kraldan daha iyi yöneteceklerini idda ederler genel de hak idda eden taraf tahttaki hakkının zorla gasp edildiğini söyler. Bu iddaların dayanağı varmıdır yokmudur bilinmez ancak hak payı arayan varisler yeterli desteği toplarsa bir isyan başlatabilir ve belki kralı bile devirip tahta geçebilir.

"Racham: Teşekkürler."

"Gezgin: Güvenle seyehat etmen dileğimle."

Arwa'nın yerini öğrendikten sonra ertesi gün sabah erkenden Praven Şehrinin yolunu tuttuk.

"Matheld: Rac konuşmamız gerekiyor."

"Racham: Bekleyemezmi ? önemli bir iş üzerindeyiz."

"Matheld: Hayır bekleyemez hatırlıyor musun ? yanına katılmadan önce bir şartımın olduğunu söylemiştim."

"Racham: Kafamda bir dünya soru var Matheld hatırlayamadım hatırtlatır mısın lütfen.?"

"Matheld: Tipik erkek hiç şaşırmadım neyse demiştim kampta yemek, bulaşık ve temizlik işlerine karışmam diye ve sen yada adamların bana emir vermeye kalkarsa yaşanacak olan olayları. Artimenner denen bunak sanki hizmetçisiymişim gibi geçen sabah gelip bana kahvaltısının neden hazır olmadığıyla ilgili çemkirdi tabi kampta ona göre bir kadın varsa ya hizmetçidir yada hayat kadınıdır bütün bu yaşadığım yetmedi o günün akşamına doğru çadırımın önünde kılıcımı bileyliyorum bir baktımki Bundukmudur nedir bana yan yan imalı bir şekilde bakışlar atıyordu sana olan saygım olmasa oracıkta malafatını keserdim eğer bir daha Artimenner yada Bunduktan dolayı benzer bir durum yaşayayım gruptan iki kişinin eksileceğini bilmeni istedim sadece."

"Racham: Yapıcı bir davranış takınmalısın her yaşadığın ters olayda insanları öldüremezsin ne demişler İnsanlar konuşa konuşa Hayvanlar koklaş koklaşa çağır onları problemin derinine inelim."

"Bunduk: Patron sabahın köründe daha kargalar kahvaltısını yapmadan neden topladın bizi. ?"

"Artimenner: Bende eklemlerim için sıcak su masajı yapıyordum yarıda kaldı."

"Racham: Buraya sizi çağırdım çünkü hakkınızda şikayet var."

"Bunduk: Ne ? ne yapmışız.?"

"Matheld: Birde ne yapmışız demiyormu ! sen sapık herif! bana ters ters bakışlar atmıyormuydun geçen akşam ? kim bilir o kafandan benim hakkımda hangi tilkiler geçiyor ama bir daha buna benzer bir hareketini göreyim gözlerini oyarım.! Ve sen bunak herif bana bir daha kişisel hizmetçinmişim gibi emir vermeye kalkarsan geçte kalmış olsan seni öbürki tarafa yollarım.!"

"Bunduk: Söylediklerini tekrarlayabilir misin car car car dışında bir şey anlayamadım."

"Matheld: (Çıldırır) (Tokat atar)"

"Racham: Ayrılın hemen! işimiz gücümüz var diyorum önemli bir görevdeyiz diyorum diyorum kime diyorum lan ben! hiç sinirlenmeyen insanıda delirtirsiniz siz! Bunduk! senin gibi bir arkadaşım vardı eskiden oda kadınlara fazla düşkündü şuanda hayatta değil bilmem anlatabildim mi ! Artimenner! bundan sonra karnın mı acıktı git kendin hazırla kahvaltını elin kolun tutmuyor mu abi senin ? kimse kimsenin hizmetçisi değil bu grupta ve sen Matheld bundan sonra grup içinde bir sorunun mu var bana danışacaksın yapılması gereken bir şey varsa ben yaparım kendi kafana göre ceza kestiğini görürsem adamlarımdan birine aynı şeyin misliyle başına geleceğinden emin olabilirsin! ve bir daha beni kişisel saçmalıklarınız için rahatsız ederseniz gruptan çıkışınızı veririm elinize ne haliniz varsa görürsünüz gözümde üçünüzde eşitsiniz birbirinizden farklı ayrıcalıklarınız yok! şimdi herkes işinin başına.!"

"Kale Muhafızı: Dur bakalım nereye gidiyorsun.?"

"Racham: Evet evet silahlı bir şekilde lordun malikanesine giremem ve evet şuradaki sandığa bırakıyorum çıkışta alıyorum teşekkür ederim lütfen çekilir misin artık işim gücüm var.!"

"Arwa: Racham !? seni bu kadar erken görmeyi beklemiyordum açıkçası."

"Racham: (Eğilip Elini Öper) Asil Leydim sizi tekrar görebildiğim için ne kadar mutlu olduğumu kelimelerle anlatamam bende sizinle görüşmeyi umuyordum."

"Arwa: Teşekkürler çok naziksiniz peki karşınızdayım işte söyleyebilirsiniz aklınızdan geçenleri."

"Racham: Sarranid tahtındaki hakkınız için hala destek topluyormusunuz.?"

"Arwa: Elbette toplamaktayım şahet vazgeçmiş olsaydım Kalradya'da beni tutacak bir şey kalmazdı."

"Racham: O zaman beni laik görürseniz kendimi davanıza adamak ve size Sarranid Sultanlık tahtını geri kazanmanız için yardım etmek istiyorum."

"Arwa: Beni fazlasıyla şaşırttın Racham Baş Komutanım olmak için gerekli niteliklere sahip olduğunu biliyorum ancak Tahtı geri alabilmek kolay bir iş olmayacak Sarranid Beylerinin çoğu Hakime sadıktır ülke idaresi zayıf olsa böyle bir gaspçıya bağlılık yemini eden lordları kendi tarafımıza çekmek çok zorlu bir uğraş olacak desteğin için minnettarım ama anlayacağın iyi bir komutandan daha fazlasına ihtiyacım var halk isyanı çıkartmak sadece başlangıç davamızın arkasında sağlam durabilmek için bir orduyada ihtiyacımız olacak yüzlerce kişiden oluşan şuanki pozisyonumda bunu yapamayız en azından yüklü miktarlarda para olmadan."

"Racham: Beni küçümsüyorsunuz Leydim huzurunuza çıkıp desteğimi size sunmam sadece boş bir cesaret gösterisi değil ben her şeyi düşündüm ve en önemliside elimin altında 50.000 dinar var bu parayla ihtiyacımız olan askeri kuvveti kurabiliriz."

"Arwa: Bu kadar yüklü bir meblayı nasıl elde ettiniz sorabilir miyim?"

"Racham: Ne fark eder ? ha çaldım ha kazandım dikkat etmeniz gereken şey bu para isyanımız için gerekli kaynakları satın almamıza yardım edecek cevabınızı alabilir miyim Evet yada hayır."

"Arwa: Duyduğum kadarıyla Veluca Şehri Tüccar Loncasının kasası soyulmuş çalınan miktarın elindeki parayla aynı olması bir tesadüf değil sanırım.?"

"Racham: Gözünüzden hiç bir şey kaçmıyor sanırım güzelliğiniz, zekanızı anlamama engel oldu parayı arkadaşlarımla birlikte çaldık size gerçeği söylemediğim için lütfen affedin umarım bu durum aramızdaki ilişkiyi zedelemez."

"Arwa: Haklı olduğun bir nokta var bunu söylemekten rahatsızlık duyuyor olsam bu para Hakimi devirmemizde bir rol oynayacak yani kullanmaktan başka şansımız yok ancak tahtımı geri kazandığım zaman para Veluca Kontuna geri ödenecek aksi halde parayı Loncaya teslim edip senide Kontun merhametine bırakmak zorunda kalırdım."

"Racham: Teşekkür ederim çok cömertsiniz ve merak etmeyin güveninizi boşa çıkarmayacağım."

İncili Arwaya kılıcımı ve desteğimi sundum artık bu yolun geri dönüşü yok sonuna kadar yanında duracağım ve hakettiği yere Sarranid tahtına onu çıkarmak için elimden geleni ardıma koymayacağım.

29 Ağustos 1257

İsyanın 50. günü ele geçirdiğimiz yerleşim yerleri Jameyyed,Bardaq ve Sharwa kaleleri, Barriye, Ahmerrad şehirleri, şuana kadar tarafımıza sekiz lord çekebildik on iki lord'da Hakim'in tarafında. Elindeki yerler Weyyah, Teramma, Samarra ve Caraf kaleleri Durquba,Shariz Şehirlerini tutuyor. İlerleyişimiz dikkate değer bir seviyeye ulaştı ancak hala epey uzun ve ölümcül bir savaş var önümüz de. Gidişatımız ve hedeflerimizi gözden geçirmek için geçiçi başkent olarak kullandığımız Barriye şehrine tarafımızdaki tüm lordları toplantı için çağırma kararı aldık.

"Sultan Arwa: Herkes hazırsa başlayalım."

"General Racham: Durum Raporu verin."

"Emir Atis: Gıda kıtlığımız var askerlerimizin coğunun günlük öğününü azaltmak zorunda kaldık sadece üst sınıf askerler tam öğün yiyor alt sınıftaki askerleri zapt edemediğimiz için firar ediyorlar bu krizi kısa zamanda çözüme kavuşturamazsak elimizde savaşacak adam kalmayacak."

"Genaral Racham: Çiftçilerden daha çok yiyecek üretmelerini söylemediniz mi.?"

"Emir Atis: Elimizde Şehir ve köylerdeki asayişi denetim altında tutabilmek için çok az adam var bu durumda üzerlerine gidersek halk ayaklanabilir."

"General Racham: Peki Kergitlere ticari anlaşma önermiştik cevapları nedir.?"

"Emir Nuam: Kimse muallaktaki bir ulusla ortak olup düşmanlarının öfkesini üzerine çekmek istemez cevaplarını anlatmak için "reddedilmek" kelimesi hafif kalır görmezden geldiler bizi resmen."

"Sultan Arwa: Ne demek istiyorsun Nuam. ?"

"Emir Nuam: Demek istediğimi gayet iyi anladığınız."

"General Racham: "Sultanım" diye hitap edeceksin.!"

"Emir Nuam: Afedersiniz dalgınlığıma geldi.....Sultanım Arwa Hanım, demek istediğim kimse isyancı bir ulusa güvenmez."

"Sultan Arwa: Davamızdan şüphen olduğunumu ima ediyorsun.?"

"Emir Nuam: Lütfen beni yanlış anlıyorsunuz elbette sizden şüphem yok ve Hakimden en az sizin kadar nefret ettiğimi biliyorsunuz."

"General Racham: Durum toplantısını bitirmeden önce ele alınabilecek başka bir konu kaldımı?"

"Emir Azadun: Ordularımızın büyük bir bölümü sizinde bildiğiniz gibi paralı askerlerden oluşmaktadır. Malesef çöl şartlarına uyum sağlamakta sıkıntı yaşıyorlar. Sultan Hakimin topraklarına her düzenlediğimiz seferde yolculuklar sırasında zaiyat veriyoruz elimizden bu konu hakkında birşey gelmiyor."

"Emir Nuwas: Artık asıl konuya gelebilirmiyiz buraya askeri durumumuz hakkında tartışmaya gelmedim.!"

"Sultan Arwa: Efendi Nuwas askeri hareketımız dışında başka ne gibi bir acil konumuz var ? ve bir önceki toplantıdada sıranızı beklemeden konuşma anında daldınız hareketleriniz canımı sıkıyor artık."

"Emir Nuwas: Biraz sonra duyacaklarınız dahada çok sıkacak canınızı Sultanım...Halk ve Emirlik içinde sizin ile Racham arasında geçenler hakkında dedikodunuz çalkalanıyor. Görüyorum aranızda
bunu sultanın yüzüne söyleyebilecek kadar cesareti olan bir tek ben varmışım."

"General Racham: Ne saçmalıyorsun sen yaşlı adam.?!"

"Emir Nuwas: Kapa çeneni hayvan seni muhattap aldığımı hatırlamıyorum burada Sultanla konuşuyoruz.!"

"Sultan Arwa: (Masaya Elini Vurur) Yeter! ben sizin Sultanınızım.! Saygısızlığa devam edecekler derhal burayı terk etsin çünkü devam edecekleredir bu sözüm kelleleriniz kalenizin girişini süsleyecek.!Şimdi lafı dolandırmadan söyle! ben ve Racham arasında ne geçmişte dedikodusu yapılıyormuş derhal bilmek istiyorum."

"Emir Nuwas: Serbestçe söylememe izin veriyormusunuz Sultanım çünkü başka türlü anlatamam."

"Sultan Arwa: İzin verdim."

"Emir Nuwas: Söylenenler göre Rachamı yatağınıza alıyormuşsunuz ve herkesin bildiği gibi ulusumuzun hazinesi sizin yatak odanızdaki büyük çelik kasada toplanıyor. Racham'ın bunu çalmak için size yaklaştığını düşünüyorlar."

"General Racham: Bu saçmalığı ciddiye alıp doğruluğunu sorguladığın için bile seni idam ettirmem gerekir bunak herif.!"

"Emir Nuwas: Söylemeden önce Sultanımızın iznini istedim ! ayriyetten söz konusu senin geçmişin olunca....."

"Sultan Arwa: Şimdi haddini aşıyorsun Nuwas! sizler yokken o vardı isyanı başlatmak için gereken kaynağı bile o sağladı canımı emanet edecek kadar
güvendiğim tek ve en yetenekli Generalim Racham'dır.!"

"Emir Nuwas: Gerçekten yeteneklimi bu kadar ? yoksa öyle düşünmekmi istiyorsunuz.? Hazinemizi soysa bu onun için yeni birşeymi olurdu ? size verdiği parayı nasıl elde ettiğini bildiğiniz halde sustunuz.! Fark etmiyormusunuz ? bir soysuzu dahada kötüsü hırsıza General rütbesi verdiniz Tebanız tarafından küçümseniyorsunuz bu adam yüzünden.! Onunla aranızda geçenleri sorgulamıyoruz ancak kurduğumuz herşeyin mahvolmasına'da göz yumacak değiliz orduların başına yeni bir General seçilmediği sürece sefer düzenlemeyi reddediyoruz.!"

"Sultan Arwa: Bir adamın değerini soyu değil davranışları belirler ve Racham değerini fazlasıyla kanıtladı geçmişinde ne yaptığı ise beni ilgilendirmez beni bugünü ve geleceği ilgilendirir yerine bir General getirmeyi düşünmüyorum öneriniz reddedilmiştir.!"

"Emir Nuwas: Her şey çok daha net görünüyor artık aşk gözünüzü kör etmiş! ama korkarım bunun kararını vermek sadece size düşmez! bizlerin söz hakkı var ve benimle aynı fikirde olan beş tane lord daha bulabilirim.!"

"Sultan Arwa: Yıkıl karşımdan.!"

"Emir Nuwas: Şimdi gidiyorum ama bu iş burada bitmedi.!"

"Sultan Arwa: (İç çeker)..... Devam edin."

"Emir Atis: Samarra kalesinin kuşatılması gerektiğini düşünüyoruz eğer ele geçirebilirsek Sultan Hakime karşı önemli bir üstünlüğümüz olacak ."

"Sultan Arwa: Peki yapılması gerekenleri yapın.... Lütfen yalnız bırakın beni..... Racham sen dur konuşacaklarımız var."

"General Racham: Buyrun Sultanım."

"Sultan Arwa: Nuwas dediklerini sende duydun.... Herşey çok daha kötüye gidecek."

"General Racham: İzin verin o kancık kellesini bedeninden ayırayım Sultanım."

"Sultan Arwa: Olmaz ilk hamleyi biz yaparsak haklı bile olsak haksız duruma düşeriz diğer beylerin gözünde."

"General Racham: Ancak size bir zarar vermesinden korkuyorum Sultanım."

"Sultan Arwa: Bana dokunmaya cürret edemez ama senden kurtulmaya çalışabilir senin için endişeleniyorum dikkatli ol Racham."

"General Racham: Gerçekten benim için endişeleniyormusun.?"

"Sultan Arwa: Şey.... (Boğazını Temizler)...... Racham kuşatılacak bir kale varken burada vakit kaybetmiyormusun.?"

"General Racham: Affedin beni derhal gidiyorum."

Emir Nuwas'ın konseyde söylediği şeyler yenilir yutulur cinsten değildi büyük ihtimalle ileri de başıma bela olabilecek bir düşman edinmiştim. Ama yüzleşmek zorunda olduğum daha acil meseleler vardı. Samarra kalesini kuşatmamız gerekiyordu. Emir Atis ile görüşmek için Barriye şehrinden ayrıldım.

"Emir Atis: General Racham! biz de sizi bekliyorduk."

"General Racham: Kuşatma planımız nedir.?"

"Emir Atis: Surları aşabilmemiz için techizat gerekiyor."

"General Racham: Derhal Artimenner ve mühendisleri çağırın! kuşatma düzenekleri inşası ile ilgilensinler."

"Emir Atis: Emredersiniz.!"

"General Racham: Bunduk kale hakkında neler biliyoruz derhal raporunu bilmek istiyorum.!"

"Bunduk: Gözlemlerime göre Samarra kalesi garnizonunda 250 asker bulunuyor etrafı yüksek ve sağlam surlarla çevrilmiş durumda 2 hafta yetecek yiyecek stoğuna sahip."

"General Racham: Sefer çağrımıza kaç Bey cevap verdi. ?"

"Emir Azadun: Emir Nuwas ve bir kaç Emir dışında herkes geldi sizin orduyu saymazsak aşağı yukarı 300 kişiyiz."

"General Racam: Yine ne peşinde bu herif.!?"

"Emir Azadun: Söylediklerine göre komutanız altında savaşmayacaklarmış bundan sonra."

"General Racham: Lanet olsun onlara! şuan bununla uğraşamam....! Kuşatma stratejimiz hakkında önerisi olan varmı.?!"

"Emir Atis: Gözcülerimiz içeri sızıp su kuyularını zehirleyebilir bu düşman garnizonuna zaiyat verdirebilir."

"Emir Azadun: Yada erzak depolarını kundaklayabiliriz düşman askerlerinin morelini düşürebilir."

"Emir Nuam: Belki de kuşatmayı ertelemeliyiz Emir Nuwas ve diğer beyler olmadan zayıf durumdayız."

"General Racham: Düşmanı alt etmek için güçten çok kurnazlık gerekir.! Herkes son hazırlığını yapsın almamız gereken bir kale var.!"

Emir Atis ile Emir Azadun'un askerleri kuzeye yürüyüp kaleyi tamamen çevreledi, bu sırada bende ana ordumuzla güneyden, doğudan ve batıdan duvarlara saldırdık.Kuşatma için inşa edilen merdivenler kaleye girmemiz sağladı ancak dış tehditlere karşı korumasız kaldığımızdan düşman okçuları yüzünden ilk saldırıda çok fazla zaiyat vermiştik.İki günün sonunda kale kumandanı ile kalan askerleri teslim oldu kaleyi ele geçirdik ancak kazandığımız zafer bedelsiz değildi ordumuzun büyük çoğunluğu yokedildi yeniden toparlanmak zaman alacak.

"Emir Atis: Efendim esirler ile ilgili ne yapılması gerektiğine karar veremedik sizin fikrinizi almak istedik."

"General Racham: Aramıza katılmak isteyenler olup olmadığını sorun diğerlerinide serbest bırakın."

"Emir Nuam: İleride daha fazla öldürecek adam.... Gidip tekrar Sultan Hakimin ordusuna katılmayacaklarının garantisi nedir. ?"

"General Racham: Bizler canavar değiliz bu gün yeterince kan döküldü ve herkes seçimlerinde özgür sonuçları neyse de ona katlanırlar."

"Emir Atis: Neredeyse unutuyordum kale zindanında yaşlı bir adam bulduk sizin adınızı sayıklayıp duruyordu söylediğine göre sizi tanıyormuş."

"General Racham: Ne adamı ne sayıklaması Atis hiç birşey anlamıyorum söylediklerinden."

"Emir Atis: Efendim bunu açıklamak biraz zor olacak kendi gözlerinizle görseniz daha iyi."

"General Racham: Peki çağırın bakalım şu adamı."

"Asker: General Racham huzurundasın konuşurken mesafeni koru."

"General Racham: Söyle bakalım bey baba adamlarımın söylediklerine göre beni tanıyormuşsun kusura bakma ama seni hiç çıkaramadım daha önce tanıştığımıza eminmisin.?"

"Yaşlı Adam: Oğlum.... (Ağlar)."

"General Racham: Ağır ol nereden senin oğlun oluyorum ben ?! babam ben daha doğmadan önce öldü."

"Yaşlı Adam: (Ağlayarak).....Hayır ölmedi ben senin babanım."

"General Racham: Ne.....?! Peki sakin olmalıyım bizi yalnız bırakın.......(Boğazını temizler)..... Babam olduğunu söylüyorsun adın ne ? annemin adı ne.?"

"Randhall: Adım Randhall Annen'in Adı aşkım Elona ."

"General Racham: Sen babamsın! ama annem öldüğünü söylemişti bana neden gerçeği söylemedi.!"

"Randhall: Sakin ol evladım söylemedi çünkü oda öldüğümü düşünüyordu. Bundan 27 yıl önce Vaegir Krallığında aranan bir haydut çetesinin lideriydim, kampımız Vaegirli lordlar tarafından kuşatılmıştı en çok güvendiğim yoldaşımın ihaneti yüzünden. O gece anneni gizli geçitten yollayarak hayatınızı kurtarmıştım bende son bir savunma yapmak için adamlarımla birlikte kaldım. Vaegir lordları çok güçlüydü kısa sürede savunmamızı aştılar ve bizi esir aldılar. Lord Doru benim dışımda adamlarıma bir kurtuluş yolu sunacak kadar marhametli bir adamdı ancak yoldaşlarım beni yalnız bırakmadılar teklifini reddetiler. Ne olduysa o anda oldu Lord Doru'nun kardeşi Khavel'in başka planları vardı Doruyu devirmek için tuzak kurmuş o andan sonra olay tamamiyle bizim dışımızda gelişti savaş bir katliamdı ölmek için hazırdım ancak daha vadem dolmamış olmalı omzuma yediğim oktan sonra yere düşüp bayılmışım.Gözlerimi açtığımda ise üzerimdeki cesetlerden sıyrılarak yaralı bir şekilde ufak bir balıkçı köyüne kadar kendimi taşıyabilmiştim. Köylüler benden vebalıymışım gibi uzak duruyorlardı sadece yaşlı bir adam bana yardım elini uzattı beni evine aldı yaralarımı temizledi ve karnımı doyurdu. Bana çok fazla zamanının kalmadığını ve bir kızının olduğunu söyledi öldükten sonra emanet edecek kimsesi yokmuş benden evinde istediğim kadar kalabileceğimi söyledi bende kabul ettim.Birkaç ay sonra adamcağız öldü kızıylada köyde laf söz olmasın diye evlenmek zorunda kaldım işte herşeyi anlattım sana."

"General Racham: (Ağlayarak)..... Boynuna atlayıp sarılmadıysam affet beni! bunca zamandır hiçmi merak etmedin annemle beni! arayıp niye sormadın, o kadın beni büyütmek için nelere katlandı sen orada yeni hayatını yaşarken.!!"

"Randhall: Her gün sizi düşünüyordum! sizi aramayada çalıştım ancak bulamadım.!"

"General Racham: Söylediğin ve söyleyeceğin hiç birşeyin bir anlamı yok artık annem öldü.!"

"Randhall: Ne ?! Elona.... (Ağlar).... Neden neden sana gelen bana gelseydi keşke ne zaman oldu bu ?!."

"General Racham: Yeni değil ben, ben on yaşındayken veremden kaybettik."

"Randhall: Çok üzgünüm söyleyebileceğim birşey yok."

"General Racham: Tahmin etmiştim ! daha doğumumu görmedin, beni nasıl tanıdın.?"

"Randhall: Adını Kalradyada duymayan kaldımı artık ? "Büyük Veluca turnuvası şampiyonu Racham" haberini duyduğumdan beri seni arıyorum."

"General Racham: İyide adımı nereden biliyorsun ? sonuçta ben doğarken annemin yanında değildin."

"Randhall: Çünkü adını Racham koymasını ben istemiştim Annenden sen doğmadan önce."

"General Racham: Bu zindanda ne arıyorsun peki.?"

"Randhall: Dediğim gibi seni arıyordum İncili Arwanın tahtına geçmesi için yardım ettiğini duydum buralarada seninle görüşme umuduyla geldim. Samarra Kalesinin yakınlarından geçtiğim sırada
nöbetçiler tarafından yakalanıp zindana atıldım muhtemelen casus falan olduğumu düşünmüş olmalılar bir kaç haftadır buradayım."

"General Racham: İntikamımızı aldım Gebraelı öldürdüm."

"Randhall: Rahatladınmı peki. ?"

"General Racham: Ha..Hayır, pek sayılmaz."

"Randhall: İntikam insana huzur getirmez evladım."

"General Racham: Ne yani hiç mi öfkeli değilsin ? hayatımızı mahveden adama.!"

"Randhall: Bir zamanlar öfkeliydim ancak bir olana bir de ölene çare yok demişler onun ölümü anneni geri getirdimi ? hayır yaşadığımız bütün acıları sildimi ? hayır."

"General Racham: Haklı bile olsan dünya üzerinden Gebrael gibi bir pisliğin gitmesinden memnunum. Bu yeni duruma alışmak için biraz zamana ihtiyacım var sana Barriye şehrinde bir oda hazırlatıyorum orada dinlenir karnını doyurursun."

"Randhall: Sana yük olmayayım oğlum tek dileğim ölmeden önce seni ve anneni görmekti anneni göremedim ancak sana kavuştum artık huzurla göçüp gidebilirim bu dünyadan."

"General Racham: Ölmek için bu kadar acele etme telafi edeceğin çok şey var."

Tam herşey yoluna girdi diyorum bir olay patlak veriyor hayatım altüst oluyor babamın yaşadığını gördüğüme sevinmelimiyim yoksa bunca yıl bizi arayıp sormamasına sinirlenmelimiyim bilemiyorum bildiğim tek şey var oda hayat bazen çok garip olabiliyor bu durumlara alışsam iyi olacak.

26 Eylül 1257

İsyanın 78. günü kendi içimiz de bölünmüş durumdayız muhalif lord'ları kontrol altına alamazsak ufukta iç savaş kaçınılmaz gibi görünüyor. Geçiçi Başkent Barriye şehrinde bu duruma bir çözüm bulmak için meclisi toplamaya karar verdik.

"General Racham: Sessizlik! herkes hazırsa başlayalım artık."

"Sultan Arwa: Emir Nuwas neden aramızda değil.?"

"Emir Azadun: Şey söylediğine göre yapacak daha iyi işleri varmış."

"General Racham: Bu üç etti.!! Birilerinin bu moruğa haddini bildirmesi gerek artık.!"

"Sultan Arwa: Sakin ol Racham, Emir Nuwası kaç bey destekliyor.?"

"Emir Atis: Oğlu Emir Ayyam aramıza yeni katılan kardeşi Emir Mundhalir ve yine ailesinden olan bir kaç lord."

"General Racham: Bu lordlar dertlerimizin ne sonu nede başlangıcı yılanın başı Nuwas ve onu kesip atarsak ancak o zaman hepsi hizaya gelir. Eğer Hakim kendi içimizde çekiştiğimizi fark ederse bunu avantaj olarak bize karşı kullanabilir Nuwası görmezden gelemezsiniz Sultanım artık birşeyler yapmalıyız."

"Sultan Arwa: O zaman ne öneriyorsun Rac .?"

"General Racham: Aklımda bir kaç şey var Sultanım ve.....(Yarıda Kesilir)"

"Asker: Sultanım Emir Nuwas geliyor."

"General Racham: İti an çomağı hazırla.!"

"Sultan Arwa: Rac... Aptalca birşey yapma! ona İçeri gelebileceğini söyleyin."

"Emir Nuwas: Sultanım... (Eğilir)....değerli beylerim ve Racham."

"Sultan Arwa: Nerelerdesin Nuwas ? bana söylenene göre toplantılarımıza katılmak yerine yapacak daha iyi işlerin varmış neymiş o işler söyle bilelim hepimiz.!"

"Emir Nuwas: Geç kaldığım için lütfen bağışlayın Barriye şehrine seyahet ettiğim sırada Sultan Hakimin devriyelerinden birine rastladım onlarla ilgilenmek zorundaydım yoksa asla sizi bekletmezdim ve hala size sadığım Sultanım."

"Sultan Arwa: Sözler uçucudur Nuwas. Dikkat ettiğim tek şey davranışların ve son zamanlardaki hal ve haraketlerin sadık bir sancaktardan beklenecek şeyler değildi.!! Daha fazla bu küstahça tavırlarını kaldırmayacağım.!"

"Emir Nuwas: Kendime çek düzen verip size affettiricem Sultanım yemin ediyorum."

"Sultan Arwa: Tamam ve bu sana tanıdığım ilk ve son şans."

"General Racham: Ama Sultanım...."

"Sultan Arwa: Yeter! bu konu hakkında daha fazla şey duymak istemiyorum.! Şimdi eldeki meselelere dönelim bu gün ki hedefimiz nedir.?"

"Emir Nuwas: Sultanım bir önerim var izninizle söyleyebilirmiyim."

"Sultan Arwa: Elbette."

"Emir Nuwas: Uzun zamandır kale ve köy gibi küçük yerleşim yerleriyle çok fazla vakit kaybettik. Artık büyük düşünmeliyiz savaşı kendi lehimize döndürmek için Durquba şehrini kuşatmamız
gerektiğine inanıyorum."

"Emir Atis: Aklınımı kaçırdın ? daha geçen ay Samarra kalesi kuşatmasında çağırmamıza rahmen senin dahil olmadığın kuşatmada! yüzlerce zaiyat verdik Durquba şehri Samarra kalesinin iki katı kadar adamla neredeyse 400 küsür asker tarafından korunuyor kuşatsak bile elimizdeki bölgelerin güvenliğini riske etmeden böyle bir sefere kalkışamayız.! "

"Emir Nuwas: Saygısızca çıkışını bir yere not aldım Atis.!"

"Emir Atis: Üzerimde hiç bir otoriten yok Nuwas! ve beni tehtit etmeye de falan kalkma.!"

"Sultan Arwa: Yeter! derhal ordu raporu istiyorum.!"

"Emir Azadun: Şehir ve Kale garnizonlarındaki askerleri saymazsak elimizde aktif olarak kullanabileceğimiz 600 kişi var buna devriyelerde dahil."

"Sultan Arwa: Devriyeler olmaz o zaman sınırlar savunmasız kalır devriyelerin dahil olmadığı bir seferi onaylayabilirim."

"Emir Azadun: O zaman aşşağı yukarı 500 kişi kalıyor geriye."

"General Racham: Bağışlayın beni Sultanım ancak ?! General olarak hiç söz hakkım yokmu.?!"

"Emir Nuwas: Sultanımız Arwanın onayladığı savaş planınımı sorguluyorsun. !?"

"General Racham: Lafı çarpıtma! ben öyle birşey söylemedim.!"

"Sultan Arwa: Ben kararımı verdim Durquba şehri alınmalıdır.!"

"Emir Nuwas: Sultanım emin olun pişman olmayacaksınız."

"Sultan Arwa: Gidin ve hazırlıklara başlayın. Racham sen kal konuşacaklarım var."

"General Racham: Yaptığı onca şeyden sonra Nuwasa neden bu kadar güvenmeye isteklisin.!?"

"Sultan Arwa: Herkes ikinci bir şansı haketmezmi.?"

"General Racham: Herkes buna değmez."

"Sultan Arwa: O zaman Tüccar Loncasından çaldığın parayla bana geldiğinde ve yalan söylediğinde. Bende senin gibi düşünseydim buna değmediğine karar verseydim ve sana ikinci bir şans vermeseydim şuan nerede olurdun bir düşün.?"

"General Racham: Aynı şey değil! o paraları senin davan için kullanacaktım kendi kişisel saçmalıklarım için değil ve geri ödeyecektim zaten. Beni Nuwas gibi bir yılanla nasıl kıyaslarsın seni manipüle ediyor göremiyormusun.?! Bunu hakedecek birşey yapmadım değilmi.?"

"Sultan Arwa: Savaş planı hakkında fikrini söyledin bende dinledim ve uygun görmedim. Şuanda senin üzerine düşen Sultanın olarak ne emrediyorsam onu yapmak.!"

"General Racham: Zaten bütün bu saçmalıklara sizin için katlanıyorum ancak Sultan olduğunuz için değil sizi sevdiğim ve saydığım için ve umarım Nuwas hakkında yanılıyorumdur ancak haklıysam ve kendim için endişeleniyorsam şerefsizim kaybedecek birşeyim yok benim bir canımdan başka tek endişem bu seçiminizin bedelini bir çok masum insan ödeyecek bunuda unutmayın."

"Sultan Arwa: Seçimlerimin sorumluluğunu taşıyamayacak kadar zayıf biri olsaydım şuanda olduğum kişi olamazdım. Askerler ise ölür bu savaşın karanlık tarafı ve gerçeğidir. Durumun ne kadar kötü olduğunu bilmiyormuşum gibi davranma."
 

Şu an konuyu görüntüleyenler (Toplam : 1, Üye: 0, Misafir: 1)

Geri
Üst